DÜNYA TÜRKLER İLE RAHATA KAVUŞACAK
Canibim.Com

DÜNYA TÜRKLER İLE RAHATA KAVUŞACAK - Canibim.Com

Dünyaya adalet Türklerle gelecek

Hacı Gaydan

Ehl-i Beyt nefesi ve medeniyeti ile İslam'ı kabul eden Türk milleti, dünyada var olan her türlü zulüm ve kaosu ortadan kaldırıp, onun yerine insanlığın özlediği adaleti getirecek yegâne adres ve unsur olma özelliğine sahiptir.


Bütün inanç sistemlerinin orijinal adı, İslam'dır.


İnsanların nefsani arzuları ve şeytani emellerine hizmet etmek için kendi elleri ile yazdıkları paçavralara, asla kutsal bir kitap denemez ve buradan hakiki bir inanç sistemi üretildiği iddia edilemez!


İşte Yahudilik ve Hıristiyanlığın bugün içerisinde bulunduğu açmaz ve bataklığın asıl ve tek nedeni budur.


Bugün dünyamız kan ve gözyaşı ile dolmaya devam ediyorsa, onun da asıl nedeni budur.

İşin inanç boyutu, meselenin tamamını kuşattığı gibi, aslında çözümü de kendi içerisinde barındırmaktadır.


Ancak o kadar derin ve arka planı ilmi bir boyut arz eden bu meseleyi şimdilik pas geçerek güncele dair değerlendirme yapmak istiyorum.


Bugün Ortadoğu'da yaşanmakta olan bu dehşet manzaranın temel alt yapısını da işte bu sapık inanç ve hayali bir ideoloji oluşturmaktadır.


Bu yönü itibariyle, Yahudilik ve Hıristiyanlığın insanlık barışı ve temel hak ve hürriyetler adına dünyaya verebileceği hiçbir şey yoktur.


Bakınız ABD'yi kuranlar işte bu rüyadan hareket ederek, Tanrı'nın krallığını kurduklarını söylüyor. 


1779'da Mason bilim adamı John Priestley, Daniel'in rüyasına ve 5. İmparatorluğa atfen, "Gelecekte Yahudiler Filistin'e geri dönecek, tüm dinler birleştirilecek, (Dinlerarası diyalog bu emelin sonucudur) Türkler yok edilecek ve Avrupa'nın tüm krallıkları birleşerek, Tanrı'nın yeryüzündeki krallığını kuracaklardır" diye yazmıştı.


Yine Batı dünyasından kaleme alınan bir makalede, Hristiyan Siyonistler için modern İsrail devletinin kurulmasını sağlamak amacıyla, nihai savaş olan Armageddon'a işaret edilmektedir.

Ancak Hıristiyan Siyonistler, bu olaylar olmadan önce, Yahudilerin diğer ülkelerden İsrail'e geri dönmesi, İsrail'in Nil ve Fırat arasındaki bütün topraklara sahip olması ve Mescid-i Aksa'nın bulunduğu yerde Yahudi Tapınağı'nın yeniden inşa edilmesinin, Tanrı'nın mesajına uymak olduğunu ileri sürüyor.


Bu konuda Yahudilerden çok daha fazla istekli olan devlet ise, ABD'dir. ABD eski Başkanı Bush, "Tanrı, şeytanla savaşmak için beni seçti" diyerek, Amerikan ordusunun İslam'ı tarihten silmek için gönderildiğini söylemişti. 

2003'te, ABD Büyükelçisi Pearson, "En az 20-25 yıl bölgede kalacağız" diyordu. Bu büyük proje, Yahudi-Hıristiyan koalisyonuna dayanıyordu.

Bush'un her sabah erkenden din adamlarıyla düzenli olarak buluştuğu ve Beyaz Saray'ın kuytu bir köşesinde sürekli olarak Protestan din adamlarının vaazlarını okuduğu anlatılır.


Bugün Gazze'de soykırım yapan İsrail'e İslam dünyası gıkını bile çıkaramazken, Yahudi bir Haham'ın söylemeye çekinmediği şu saçma sözler, ibret vesikası olarak tarihe geçmiştir:

"Filistinli çocukları da muhakkak öldürün. Çünkü onlar da büyüdüklerinde, babaları gibi düşünüp öylece davranacaklar. Bunu biz demiyoruz ki, kitabımızda böyle yazıyor." 


İşte gerçekler tam olarak bu şekilde ortadayken, adaleti başka millet ve medeniyetlerden beklemenin ne denli safdillik ve safsata olduğu daha iyi anlaşılmıyor mu?

Sen uyanmadan ve kendine gelmeden dünyaya asla adalet gelmeyecektir…

Dünyaya adalet mutlaka gelecektir. Bu adalet, Türklerin eliyle insanlığa ikram edilecektir.


Uyan uykuda olan TÜRK!

 

 

 

 

Ortadoğu ve Akdeniz’de büyük hesaplaşma: 3’üncü Dünya Savaşı'nın çıkması bir kıvılcıma bakar


Yazarımız Mehmet Koçak, “Ortadoğu’da büyük hesaplaşmaya doğru” gidildiğini ve esas hedefin Akdeniz ve Ortadoğu’da enerji kaynaklarına çökmek olduğunu bugünkü yazısında kaleme aldı. Buna göre; ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya gibi küresel aktörlerin Ortadoğu ve Akdeniz’de askeri yığınak yaparak dar bir alanda toplanması, petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarını ele geçirmek istemeleri beraberinde “3. dünya savaşının çıkması an meselesi” gibi endişelere yol açıyor.

 

ABD’NİN ÖNCELİĞİ İSRAİL’İN GÜVENLİĞİ: ABD’nin Ortadoğu’daki önceliği İsrail’in güvenliği, sonraki aşaması ise küresel hegemonya mücadelesini kolaylaştırmak için Ortadoğu’da kendine yeni alanlar açmaktır.

 

 

ESAS HEDEF ENERJİ KAYNAKLARINA ÇÖKMEK: ABD ve AB öncülüğündeki Batı emperyalizminin asıl hedefi ise dünyadaki hegemonik mücadele bağlamında Akdeniz ve Ortadoğu enerji kaynaklarına çökmektir. Anlaşılan o ki, savaş Gazze ile sınırlı kalmayacak.

 

UÇAK GEMİLERİ AKDENİZ’DE: Nitekim ABD ve İsrail’in siyasileri ve askeri yetkilileri “Biz, Orta Doğu’nun tamamına bakıyoruz” ifadelerini kullanmaları saldırı ve işgalin Gazze ile sınırlı kalmayacağı anlamına gelmektedir. ABD, 7 Ekim’deki Hamas operasyonlarının ardından USS Gerald R Ford ve Dwight D Eisenhower uçak gemilerini Doğu Akdeniz’e göndermişti. Britanya Kraliyet donanmasından iki savaş gemisi de İsrail’e destek için Akdeniz’e yollanmıştı. Almanya ve Fransa’nın içinde olduğu bazı ülkeler de bölgeye askeri ve sivil uçaklar sevk etti. Zira Gazze için bu kadar büyük hazırlığa ihtiyaç yok.

 

 

HESAP ÇOK BÜYÜK: Anlaşılan hesap ve plan, bölge ve bölgeyi de aşacak çapta düşünülüyor. Ancak, ABD’nin İsrail’e kayıtsız şartsız desteği ve bölge üzerindeki emelleri karşı cephenin oluşmasına sebep oldu. Malezya, Endonezya ve Pakistan, Türkiye’nin Filistin halkının yanında ve desteğinde ancak temkinli ve meseleye devletler hukuku, insan hak ve özgürlükleri üzerinden derin bir diplomasi girişimlerini desteklemektedirler.

 

 

ÇİN'E AİT SAVAŞ GEMİLERİ ORTADOĞU›DA: İran, Çin, Rusya ve Kuzey Kore açık-gizli, hazırlıklarını sessiz bir şekilde yaparken, Çin’e ait savaş gemilerinin de Ortadoğu’da olduğu ortaya çıkması bu karşı cephenin de hazırlık içinde olduğunu gösteriyor.

 

 

DÜNYA SAVAŞI ÇIKABİLİR: Bu hazırlıklar, küresel hegemonik mücadele bağlamında Ortadoğu ve Akdeniz enerji kaynakları ile stratejik üstünlük elde etme adına büyük bir hesaplaşmayı beraberinde getireceği ise ihtimal dahilindedir. ABD Başkanı Biden, “Bir ‘yeni dünya düzenine’ ihtiyacımız var. Bence elimizde bir fırsat var. Eğer yeterince cesur ve özgüvenli olursak, dünyayı daha önce hiç yapılmamış bir şekilde şekillendirebiliriz” açıklamasına karşı Kremlin’den “ABD merkezli yeni bir dünya düzeni gelecekte var olmayacak” verilen cevap karşılıklı restleşme niteliğinde oldu.

 

 

BM, İSRAİL›İN KORUYUCU KALKANI: İsrail ve Filistin arasındaki çatışmaya Amerika Birleşik Devletleri (ABD) oldukça aktif bir şekilde müdahil oldu. ABD yönetiminin, maddi ve askeri yardımlarının yanı sıra BM’de İsrail’in koruyucu kalkanı gibi davranarak Ortadoğu barışını sekteye uğratan en önemli konulardan Filistin meselesinin çözümüne engel olduğu bir gerçektir.

 

 

3 AŞAMALI BİDEN DOKTRİNİ: Öncelikle ABD’nin İsrail lehine bu kadar açık ve sert bir şekilde krize müdahil olması, geleneksel İsrail yanlısı politikasından ziyade Joe Biden yönetiminin benimsediği “Biden doktrini” şeklinde özetlenebilir. ‘Biden doktrini’nin Ortadoğu politikasının İsrail ayağı üç aşamadan oluşmaktadır.

 

 

İLK HEDEF İSRAİL DEVLETİNİ İNŞA ETMEK: İlk aşama olarak sorgulanıp yargılanamayan, bölgenin tartışılmaz tek hakim gücü olacak bir İsrail devletini inşa etmektir.

 

İKİNCİ HEDEF ARAPLARIN EHLİLEŞTİRİLMESİ: İkinci aşama, Arap ülkeleri ile Siyonist İsrail’in normalleşmesidir. ABD’nin bölgedeki temsilcisi olan İsrail’in kabullenilmesi ve işbirliği içinde olmaları (Arapların ehlîleştirilmesi) için gerekli adımların atılması.

 

 

ÜÇÜNCÜ AŞAMA FİLİSTİN›İN İLHAKI: Üçüncü aşama ise Siyonist İsrail’in bölgede etkinliğini kalıcı kılmak adına Hamas ve Hamas’a destek veren Filistinlilerden arınmış, İsrail’in boyunduruğu altında yaşamayı kabul eden, küçük bir Filistinli zümrenin de içinde yer aldığı tüm Filistin’in ilhakını sağlamak.

 

 

ABD DESTEKLİ İSRAİL SOYKIRIMI: Şİmdi ise Gazze’de yaşananlar bu plan çerçevesinde gerçekleşmektedir. Kısacası Filistin’de ABD destekli bir İsrail soykırımı yaşanmaktadır.

 

 

ABD ÖNÜNDE EN BÜYÜK ENGEL TÜRKİYE: ABD, İsrail’in güvenliği adına Hamas ve Hizbullah’ı bitirip bölgeyi dizayn ettikten sonra Ortadoğu ve Akdeniz enerji kaynaklarına yönelmeyi hedefliyor.

 

 

ABD HEDEF GÖRÜYOR: Bu amaç ve hedeflerin önüne gecen her ülkeyi meşru hedef görmektedir. Emellerine ulaşmada en büyük engel olarak Türkiye’yi görmekte

 

 

Tüm MAKALELER