KISKANÇLIK DERVİŞİN MANEVİYATINI PERİŞAN EDER

 

 

Kıskançlık şeytanı nasıl Cennetten kovulmasına sebep oldu ise, bu mikrop bu günde geçerlidir.İnsanı yiyip bitirir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) diyor ki; Kıskançlık ve haset “Ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi sizinde güzel amellerinizi yiyip bitirir.”

 

Oysa derviş manevi terbiyeye girmiş nefsinle mücadele eden adamdır.Kıskançlık ve hasetten vebadan kaçar gibi kaçması lazım.Tabi ki bu teoride pratik de böyle olmuyor maalesef.

Nefis denen içimizdeki düşman dervişi içten içe sinsice kışkırtıyor.Oysa derviş burada uyanık olacak ve kendi kendine oto kontrol yapacak “Kıskanacağına" gayret et sana da bu lütuf verilir.”demeli."sağdan gelen şeytana dikkat etmelidir."Her an manevi imtihandasın.

 

Sahabe birbiri ile hayırda yarışıyordu. Derviş de böyle olmalı kardeşlik şuuru ile hizmette yarışmalı.Her şey Allahın rızası için olmalı.”GÖZLE RIZASIN MEVLANIN DESİNLER SANA HOŞ GELDİN” işin özeti bu sözde gizli,anlayana.

 

Ey talip sen rıza kapısında dur ki; Mevla da senden hoşnut olsun.Rıza kapısı nedir bilirmisin.”O öyle bir yerdir ki;orada dava olmaz,orada mahviyet vardır.Orada mahcubiyet vardır.Yaradan’ın nimetlerine hamdiyet vardır.Bu kadar nimete karşı hakiki kulluk yapamamanın mahcubiyeti içinde boyun bükmek vardır.

 

Hakiki dervişin boynu bükük olur,çünkü kafasını kaldırıp bakacak hali olmaz ki edeben.Üstüne üslük onu bunu kıskanacak mecalimi var.Allah’ın “GANİ” isminin altında eriyip gider insan.”NE İSTEDİN DE VERMEDİM” emrinin ve muhatabının idraki içinde olur insan.

 

“HAYRATANDIR HAYRETE DÜŞMÜŞ GİDER,GAYRATANDIR GAYRETE DÜŞMÜŞ GİDER.” Derviş bu hal üzere olmalıdır.Bu hal dervişin en güzel halidir.Derviş hedefe kitlenmiş “SIRATEL MÜSTAKİM ÜZERE” ana yola girmiştir.Bu yolda derviş iç fütühat’ta ilerliyor.Teferruat ile ilgilenmez.

 

Ey talip sen Hak üzere ilerlerken çevrendekiler sana saldıracak dillerindeki zehirli oklarını sana atacak,seninle alay edecek “uçtun sen” gibi laflar edecektir.”DELİ OLMADAN VELİ OLUNMAZ”Kişi veli olmaz taşlanmadan .Peygamberimizide (s.a.v.) taif’de taşladılar.Mekke’de alay ettiler.bunlar yolumuzdaki istasyonlardır.

 

Ey talip bu yol gariptir size ilk tepki evinizden,çocuklarınızdan ve yakınlarınızdan gelecek.Tıplı Peygamberimize yapıldığı gibi.Bunlar seni üzmesin melulda olma sen Hak ve hakikat üzeresin,onlar seni anlayamaz.Aynı frakans’ta değilsiniz.Onlar dünyayı isterler sen ahreti istersin.

 

Ey talip halk için de Hak ile beraber ol.Birenk ol,halini kimseler bilmesin.Elin karda dilin Yarda olsun.”haset ve kıskançlık çukuru”onların olsun. Haset edenler kendilerinde çok üstün meziyetlerin olduğu kanaatindedir.Kendi çıtasını kendine göre o kadar yükseltir ki “Mekkeli müşrikler gibi. Hani onlar  dedi ki;” Peygamber gelse gelse bizim gibi Mekke’nin en zengin,edip okumuş kimselere gelmeliydi.” diye bir türlü Allah Resulünü kabüllenmediler.

 

Selman-i Farisi (r.a.) ta İran dan kendini köle yaptırıp Mekke’ye geldi.Peygambere tabi olup İslamla şerefyab oldu.Komşusu Peygamberi retdetti.”Yanımdaki Yemen'de,Yemende ki yanımda” sözünü unutma.

 

Sözün özü  hülasa'sı şu ki; Ey derviş anı yaşa,hali yaşa zamanın kıymetini iyi bil.Senin sermayen bunlardır.”GEÇTİ KERVAN KALDIK DAĞLAR BAŞINDA” yı söylememen için.Dışındakiler ile değil içindekiler ile mücadele et.Rahatı bu.